Kaplıca, sıcak yeraltı sularından yararlanmak için yeryüzüne çıktıkları kaynakların çevresine kurulan hamam görünümündeki tesislere denir. İnsan sağlığı açısından yararlı olduğu, şifa dağıttığı ve bazı hastalıkları iyileştirici özelliği bulunduğu bilinen kaplıcalar, turizm açısından da önem taşırlar.
Antik Yunanistan ve Roma'da kaplıcaların bazı hastalıklara iyi geldiği biliniyordu. Romalılar İngiltere'yi işgal ettiklerinde Bath'da doğal sıcak su kaynakları buldular ve bunlardan yararlandılar. Fransa'da Vichy ve Aix-les-Bains, Almanya'da Baden-Baden ve Belçika'daki Spa kaplıcaları 18. yüzyılda çok tanındı. Bu kaplıcalardan ve Eski Roma kaplıcalarının çoğundan günümüzde de yararlanılmaktadır.
Türkiyemiz, jeotermal kaynaklar bakımından çok zengin ve çok eski çağlardan beri kullanılan kaplıcalara sahip. Eskiden sadece "hamam"larla sınırlı olan termal tesisler, son yıllarda yerini birçok modern üniteden oluşan kaliteli ve çok yönlü tesislere bıraktı. Günümüzde teşhis ve tedavi merkezleri gibi bölümleri de içeren termal tesisler, genel ve özel yüzme havuzları, tedavi havuzu, masaj üniteleri, çamur tankları, buhar banyoları, sauna ve Türk hamamları gibi bölümlerden oluşuyor.
Her ne kadar tıp ilerliyor olsa da, doğal kaynaklara ilginin yüksek olmasının sebeplerinden biri de, bu tip tesislerde sadece tedavi için değil dinlenmek ve dinçleşmek için de çok iyi olanaklar bulunuyor olmasıdır.
Kaplıcalar sıcak su kaynakları fay hatları boyunca ortaya çıkan,yerin binlerce metre altından geçen kimyasal maddeler içeren bir nevi ilaç, bir nevi şifadır.
Kaplıcaların en çok merak edilen özellikleri nasıl oluştuklarını dairdir.Yeraltı kaynakları üçe ayrılır;
Birinci bölümü taban suyu olarak adlandırılır
.Alüvyal ovaların tabanlarında bulunurlar geçirimsiz tabaka ile sınırlandırılmış geçirimli tabaka üzerinde biriken sulardır.Farklı durumlara bağlı sular bazen yüzeye kadar çıkabilirler vr su seviyesi yer altından düşük ise kuyu açarak bu sulardan yararlanılabilir.
Türkiye bu konuda çok zengindir örnek vermek gerekirse; Ege Bölgesi'ndeki çöküntü ovaları,Erzurum şehri, Kayseri şehri, Konya şehri, Erzincan ve Elazığ Şehri,Bursa ve Adapazarı gibi birçok örnek verebiliriz.
İkinci bölümü ise Artezyendir.
Şekil olarak bir Tekneyi andıran iki geçirimsiz tabaka arasındaki geçirimli tabaka ya açılan bir sondaj ile suların yeryüzüne fışkırarak çıkmasıdır.Artezyeni diğer bölümlerden ayıran özelliği ise beşeri faktörlerin etkisiyle kendi kendine yeryüzüne çıkabilme yeteneğiiyidir. Ülkemizde İç Anadolu Bölgesi Artezyen suları bakımından oldukça zengin, bunun yanında Eskişehir, Malatya, İnegöl, Erzurum, Bursa, Gediz ovalarının kenarlarında Ceylanpınar ve Muş ovalarının çevresinde de fazlalıklar görülmektedir.
Üçüncü bölümü ise karstik olarak karşımıza çıkar.
Kalın kalker tabakaları arasındaki boşlukları dolduran yeraltı sularının yüzeye çıktığı kaynaklar olarak adlandırılırlar.
Bu kaynakların en önemli özelliği bünyelerinde çok fazla kireç bulundurmalıdır.Sürekli akan sular değillerdir,yağışlarla beslenirler ve karstik kayaların suları oldukça soğuk olur. Örnek vermek gerekirse; Pınarbaşı ve Kemalpaşa'dan çıkan kaynaklar İzmir'in suyunu karşılarlar.En tanınmış örneği ise şekerpınarıdır.
Geçirimli Topraklar aracılığıyla yağışların yerin altında depolanması birikmesi şeklidir. Yüzeye yakın olanlara taban suyu, basınçlı olanlara Artezyen denmektedir.
Kalkar tabakalarında ki çatlaklarda birikenler ise karstik özelliklere sahiptir.Kaynak suları ikiye ayrılır soğuk su kaynakları ve bunlar da kendi içinde iki ayrı gruba ayrilir; fay ve gayzer.
İkinci kısım ise sıcak su kaynakları, bunlar da kendi aralarında tabaka ve vadi olarak ikiye ayrılırlar.
Kaplıcanın oluşması için ilk şart yeraltı sularının yüz üstüne çıkmasıdır. Yeraltı sularının yüzeye çıktıkları yere kaynak ismi verilir.
Soğuk olanlar dış koşullardan çok etkilenirken, sıcak olanlar dış koşullardan çok etkilenmezler. Mineral bakımından oldukça zengin olan buşifalı sular, Tuzlu, Kükürtlü, karbondioksitli, demirli ve iyotlu olabilirler. Değişik özelliklere sahip olsalar da hemen hemen aynı özellikleri içlerinde barındırırlar. Hastalıklara iyi gelen farklı kaynak suları çeşitleri mevcuttur.Kaplıcalar fizik tedavilerde kullanılır. Her türlü hastalığı iyileştirme de alternatif oldukları düşünülür ve yüzyıllardır bu kullanılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder